
Filistin’in talibi çok. Herkes çeşitli şekillerde Filistin’de hakkının olduğunu ifade ediyor. Yani aslında hepsi çökme derdinde. Filistinlileri kimsenin önemsediği yok. Şu cümlelere bakalım:
- Trump: Bunu (Gazze’yi), büyük bir gayrmenkul sitesi olarak düşünün ve ABD ona sahip olacak ve yavaş yavaş, çok yavaş bir şekilde…’’
- Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Ürdün Kralı Abdullah yaptıkları görüşmede Trump ile iş birliğine açık olduklarını ve Gazzelilerin yerlerinden sürülmeden yeniden inşasının yapılmasını talep ettiler.
- Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu da Gazzelilerin son meşru devletinin Osmanlı olduğunu söyleyip, Gazzelileri vatandaşları olup görüp, referandumla Türkiye’ye bağlanabileceği önerisinde bulundu.
- Sultan Abdülhamit’in torunu Kayıhan Osmanoğlu Trump’a ‘’diyorlar ki Gazze’yi alacağız. Bir dakika arkadaş siz neyi alıyorsunuz? Gazze, Sultan Abdülhamit’in şahsi tapulu malıdır. Sizin gücünüz yetmez’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 Şubatta Malezya’ya gitmeden önce yaptığı açıklamalarda, Filistin konusunda ana muhalefete kızarak şunları söyledi:
‘’Filistin davasında, şahsımızın ve hükümetimizin duruşunu sorgulamak sizin ne haddinize. Daha düne kadar Hamas’a terör örgütü yaftası vuran, işgal güçlerine şirin gözükmek için direnişçileri suçlayan siz değil misiniz? Siz önce Filistin direnişine attığınız iftiralardan dolayı çıkın bir özür dileyin de ondan sonra konuşun. İnsanda biraz mahcubiyet olur, utanma olur, arlanma olur, haya duygusu olur. Bizim Filistin davası ve Gazzeli kardeşlerimiz için neler yaptığımızı, nasıl bir mücadele verdiğimizi, bu uğurda neleri göze aldığımızı başta Filistinli kardeşlerimiz olmak üzere tüm dünya gayet iyi biliyor. Şartlar ne olursa olsun Filistinli ve Gazzeli kardeşlerimiz için en iyisini, en hayırlısını, en doğru olanını yapmaya çalışırız. İnşallah bundan sonra da aynı çizgide yolumuza devam edeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.’’
Aynı açıklamada Suriye meselesine de değinen Erdoğan şunları da söyledi:
“Suriye’nin, Cumhurbaşkanı Şara’nın basiretli liderliği altında inşallah en kısa sürede istikrara kavuşacağına inanıyoruz”. Bu arada 6 Şubatta, HTŞ, Filistin için de savaşan Hizbullah’a, İsrail ile koordineli bir biçimde saldırı başlattı. Basiretli Şara! Ülkesini emperyalist sömürüye sonuna kadar açan basiretli (=ölçülü görüş, doğru görüş, uyanıklık) Colani!
Bu arada Hizbullah lideri Nasrallah’ı da anmadan geçmeyelim. Bölgeyi dini temellerle ayrıştırıp birbirine kırdırmak isteyen Emperyalist oyunu tüm açıklığıyla görmüş, bu konuda uyarmış ve kendisi Şii olmasına rağmen Sünni Filistin’i sonuna kadar koruma kararlığı göstererek, bu uğurda da şehit olmuştur.

Benzer şekilde Yemen’deki Ensarullah lideri El-Husi, 11 Şubatta Trump’ın Gazzelileri sürerek orayı bir gayrimenkul sitesine dönüştürmek istediğini açıklaması üzerine şu açıklamayı yaptı: ‘’Aptal! Bombalamalara direnen Gazze halkının vatanını sana satacağını mı sanıyorsun? Elimiz tetikte ve Siyonist rejim Gazze’ye karşı bir şey yaparsa, derhal gerilimi tırmandırırız.’’

Peki 7 Ekim 2024’te tekrar başlayan ve bugüne kadar sadece Filistinlilerin değil, bölgede Filistin’e destek verenlerin de çok can kaybına sebep olduğu bu savaşta AKP hükümeti ne yaptı? İçeride Filistin dayanışması adı altında gösteriler düzenlendi. Doğru. Peki fiiliyatta ne yapıldı? İsrail’e yalan faturalarla oluşturulan pek çok ticarete devam etti. Filistin’in etrafında toplanan direniş örgütleriyle ittifak yapmak yerine ABD ve İsrail’i seçti. Suriye meselesi aynı zamanda bizim de güvenliğimizi ilgilendiren bir konu iken Suriye’de Esad rejiminin devrilmesinde görev aldı, Colani’yi destekledi. Tüm medyasını da bu propagandayı yapıp, yalan haberlerin yayılması için kullandı. Hala kullanıyor.

Yukarıda Erdoğan’ın ana muhalefete kızışını alıntıladım ama sonuçta ana muhalefetin AKP’den hiçbir farkları yoktur. Ülke olarak bir açmazın içerisindeyiz. Ama öte taraftan, bu konuları gerçekleriyle irdeleyen muhalif kesimler, bu konularda ispatlarıyla beraber AKP hükümetinin bu emperyalist oyunda nasıl rol aldıklarını ispatladılar.
Durum öyle bir haldeki, ana muhalefetten en ufak bir umut yokken, AKP hükümeti de ne ülkenin güvenliğini ne de bizi, bölgemizle çevreleyen emperyalist oyunu bozabilecek konumda değildir. Eğer Filistin meselesinde, ülkemiz üzerinde ve bölgede, emperyalist oyun bozulacaksa bu ancak geniş ittifaklarla mümkündür. Bu da bölgedeki ülkelerin ABD’ye ve diğer emperyalist ülkelere karşı tutarlı karşı duruşlarıyla ve birbirleriyle geliştirdikleri iş birlikleriyle ancak mümkün.
Gazze’yi yıkan, Suriye’yi yıkan ABD ve İsrail’dir ve onlarla hareket eden AB ülkeleridir. Bu ülkelerin bu kadar yıkıma sebep vermelerinin altında, bölgenin zenginlikleri var. Bu yıkıma onlar sebepken ve bölgenin direnişi onlar emellerine ulaşamasın diye yapılıyorken, bölge ülkeleri olarak faydalı olanın bu haydut devletlerle iş birliği mi olduğuna inanıyorsunuz? Gerçekten ‘’biz o kadar savaştık ama siz bizim kusurumuza bakmayın, buyrun zenginliklerimize çökmenize yardım edelim’’ mi diyeceksiniz? Şehitlerinizin, şehitlerimizin kemikleri sızlar.
Ülkemizin ve bölgemizin tüm ülkelerinin, daha fazla zarar görmemesi ve aşağılanma yaşamaması için birleşmesi, emperyalizmi bölgeden def etmesi gerekir. Örneğin Esad’ın İran’ın çağrısına uyup iş birliğini reddetmeseydi belki bugün hala Suriye ayaktaydı. Bu konuda ayrıca Çin’in de bölge ülkeleriyle daha etkin bir iş birliği yapması gerektiğini düşünüyorum. Çin şu anda dünyanın en ileri ülkesi. Filistin konusunda desteğini de açıkladı. ABD’nin en büyük hedefi de Çin. Çin’in de başından ABD’yi atabilmesi ve daha geniş iş birlikleri oluşturabilmesinin yolunun da bu olduğunu düşünüyorum. Bu arada ABD’nin diğer en çekindiği ülkelerden biri de İran’dır. İran’ın ABD’ye direnişi de takdire şayandır. AKP’nin İran düşmanlığı yapmasına şaşmamalı o yüzden. Meseleler dini hassasiyetlere göre şekillenmiyor. Öyle olsaydı Sünni AKP Siyonist İsrail ya da Hristiyan ABD ile değil, Sünni Filistinle hareket ederdi. Ya da Arap Cumhuriyetleri de. Bu koca bir yalandır. Cepheler dine göre değil, emperyalizm ve anti-emperyalizm şeklinde ve herkes de dininden bağımsız bulunduğu cepheye göre tavır alıyor. Anti-emperyalistler olarak tek yumruk olmak bizi en güçlü kılacak şeydir.
Bir yanıt yazın