Düşünce Labirenti

Para konuşur; ama ben daha iyi dinlerim!

Ülke Ortamı ve Aile

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Aile Forumu’nda yaptığı konuşmada ailenin önemine, doğurganlık hızının düşmesine, bireyselleşmeye ve dijitalleşmenin hayatı olumsuz etkilediğine dair yorumlarda bulunmuş. ‘’ Toplum merkezli anlayışın temelini ben merkezli zihniyet alıyor’’ diye feveran ediyor.

Artık dilimizde sakız olmuş ancak hala anlaşılamayan, sistemin bu hale gelmesinin en büyük sorumlusunun neo-liberal politikalar olduğudur. Çok övülen ve izinden gidilen Özal döneminden bugüne gelene, tüm iktidarlar, ülkenin kendine has kurumlarını, üretim merkezlerini ve taşıdığı halkçı anlayışı yerle bir etmiştir. ABD ve AB kuyruğunda, bu ülkelerin en geri taraflarına özenip, onları kopyalamış; bugün yaşadığımız bu kaos ortamını yaratmıştır. Peki sonuçlar, kendi uygulayanlarını da memnun etmiyorsa hala neden bu politikalar izlenir, neden ABD ve AB peşinde koşulmaya devam edilir?

AB’nin, AB uyum yasaları adı altında kabul ettirmediği neredeyse hiçbir anlayış kalmadı. AB üyeliğine de almayacaklarını çok defa ifade etmelerine rağmen hala AB’nin güvenliği Türkiye olmadan sağlanamaz gibi absürt bir anlayışla, neden AB jandarmalığına soyunulur? Vakıfları, dernekleri ülkenin en yıkıcı sorunları için -LGBTİ+, Kürtçülük gibi- fon sağlarken, neden bunların önüne geçilmesi için hamleler yapılmaz? Hatta neden ülkenin çocukları ülkenin değil, AB çıkarları için savaşa gönderilmeye çalışılır? Üstelik ülkenin dış politikasında da çok büyük yanlış yaratacağı ortadayken!

Erdoğan konuşmasında diyor ki ‘’refah seviyesi yükseldikçe birçok sebepten ötürü doğurganlık hızımız düşmeye başladı.’’ Refah seviyemizin yükseldiği falan yok. Sadece büyük sermaye için refahın yükseldiği doğru. Geri kalan büyük çoğunluk düşük maaş – yüksek enflasyon ortamında yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Ve ancak ucu ucuna yürüttüğü bir hayatı var. Küçücük çocukların iş hayatına atılmak zorunda kaldıklarını ve maalesef iş kazalarında onları kaybettiğimizi öğreniyoruz haberlerden. Ekonomik zorluklar elbette insanları çocuk yapma konusunda sıkıntıya düşürür. Çocuk ürünleri yetişkin ürünlerinden pahalı; öte taraftan o çocuğa bir gelecek de vermek lazım. Giyim, boğaz, okul… İşçiler, büyük sermaye sahiplerinin verimliliği artsın diye işten atılıyor. İşten atmaların artacağının bilindiği bugünkü ortamda insanlar neye güvenerek çocuk yapma kararı alacaklar? Üstelik Erdoğan’ın istediği tek çocukta değil 3 çocuk! Ama yapılırsa sermaye sevinir tabii buna; bir sürü çocuk işçi maliyetlerini baya düşürür!!

Aile konusu şüphesiz ki önemli. Ancak aile meselesinin de arkasında bir felsefe yatar. Ataerkil anlayışın aksine, modern ailede kadın-erkek eşitliği vardır. Kadının yeri evi ve en önemli görevi çocuk doğurmak ya da diğer ifadesiyle illa da anne olmak değildir. Ataerkil aile, kadını erkeğe bağımlı kılan ve erkekten aşağı gören bir anlayışı benimser. Oysa kadın hem bir kız çocuğudur hem bir sevgili hem bir anne vb. Yani o da bir bireydir. Toplumda bulunduğu konumlara göre rol alır. Tıpkı erkekte olduğu gibi. Eğer evlilik karşılıklı saygı-sevgi temelinde kurulmuyorsa; sadece bir görev olarak anlaşılıp evlenilmesi ve yine bir görev gibi addedilip çocuk sahibi olunması o evliliğin mutsuz olacağının garantisidir. Çünkü bu süreçler yorucu, yıpratıcı süreçlerdir. Sevmezseniz, doğru anlayışlara oturtmadan yaşamaya kalkarsanız bir süre sonra ağır bir yük haline dönüşür ve nefret edersiniz.

Ataerkil anlayışın en kötü yanlarından biri de çocuk gelinlerdir. Küçük yaşta kız çocuklarının evlendirilmesinin önüne geçilmesi bir zaruriyetken, Nurettin Yıldız gibi 6 yaşında çocuk evlenebilir diyebilen sapık bir anlayışa sahip birine Karaman Milli Eğitim Müdürünün plaket verebilmesi ve bu adamın konferans verebilmesi anlaşılır ve kabul edilir değildir. Benzer bir şekilde çocuklara cinsel tacizde bulunulması, ortaya çıkan kurumlara yaptırım uygulanmaması gibi durumlar da ciddi problemlerimiz arasındadır.

Diğer taraftan çalışan anneler meselesi vardır. Kreş meselesi ciddi bir meseledir. Genel olarak kadın evinde otursun çocuğuna baksın anlayışı hakim olduğundan bu konunun üzerine pek düşülmez. Sermaye açısından ise maliyet meselesidir, o nedenle bu konuya girmezler. Kadın veya erkek, bizim ülkemizde işçinin değeri yoktur.

Bunun dışında aile sadece kendi içinde de bir kurum değil. Ülke ortamının içinde yaşıyor. Ailenin tüm bireyleri, sistemin aşılamaya çalıştığı anlayışla çevrili. En etkilisi medya. Hiçbir denetlemesi olmayan gündüz programları, yalan haberler, entrika içerikleri ve kolay yoldan köşe dönmeye iten tüm sinema, yarışma, dizi, çizgi film gibi medya unsurları durmadan Erdoğan’ın da yakındığı durumları topluma öğretiyor. Sonuç: ‘’toplum merkezli anlayışın temelini ben merkezli zihniyet alıyor. Bireysel özgürlükler ve çağdaşlaşma adına bizleri ayakta tutan manevi değerlerin örselendiğini görüyoruz. Kişisel konforu önceleyen yaşam biçimi toplumun kılcallarına doğru hızla sirayet ediyor. Küresel emperyalizmin aileyi hedef tahtasına koyduğunu müşahede ediyoruz. Kültür emperyalizmi aileyi hack’lemeye çalışmaktadır. Ailesinden koparılmış bireyin özgür olmasına imkan yoktur. İnsanlar popüler kültürün tüketim nesnesi haline gelmektedir. Özgürlük ambalajıyla sunulan aslında kölelik düzenidir.’’ Bu tespitler bu şekilde yapıldığında gereğinin de yapılması gerekir.

Yukarıda sıraladığım pek çok sorun birbiriyle kopmaz bir şekilde ilişkili. Sadece ekonomi değil, ülkenin genel durumu bunları düşündürüyor. O zaman ülkece hangi anlayışta anlaşacağız? Ataerkil bir anlayışta mı yoksa eşitlikçi bir anlayışta mı? Bugünkü hale devam edip sermayeyi gözeten neo-liberal politikalarda mı yoksa halkın geniş kesimini gözeten halkçı politikalarda mı? ABD ve AB ile ortaklık arayışı yüzünden izin verilen zararlı kurumların ülkede faaliyetlerine izin mi vereceğiz yoksa bağımsız bir ülke olarak vatandaşımıza zarar veren böylesi kurumları engelleyecek miyiz?

İnsanlara güven duyacağı bir ortam yaratma arayışına ve eylemliliğine girilmeden çözülebilecek tek bir sorun yoktur. Yani bütünlükçü bir anlayışla değerlendirmeden ve gerekleri cesurca yerine getirmeden alınabilecek bir yol yoktur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir